21-Ocak- Pazartesi saat 18.15'de,
sevgili dostum ve şoförüm Ahmet Fehim, her zamanki dakikliği ile, evimin önündeydi.
Allah her zaman daha iyilerini nasip etsin, arabasını değiştirmiş .Bu sefer
2008 BMW'siyle gelmişti. 2007 modeliyle hemen hemen aynı. Renk de siyah. Ama
geri viteste ,mesafe sensörü var. Hemen uyandım, arabayı değiştirdiğine. Bu
sefer, tam Panna'nın önünde park yeri bulabildik. Girdiğimizde, bizi Esat,
Ferhan çifti ve dişçiden çıkıp, tek başına gelen Roswitha karşıladı. Masalar,
camekanla kapattıkları dış bölümde kurulmuştu. Bir de UFO ısıtıcı koymuşlar,
gel keyfim gel...İçerideki pastane bölümü ise, çok daha aydınlıktı. Oraya
da 2 adet 1500 w.lık halojen lamba koymuşlar. Tam bunların oluşturacağı ısı,
pastalara zarar vermez mi diye düşünüyordum ki, lambalardan biri konuşunca,
bunların Süheyl ve Tuncay'ın kelleleri olduğunu anladım. Daha ilk andan acayip
gülmeye başlamıştık. Espriler, sıkı ve parça tesirli idi. Zaten Süheyl ve
Tuncay'la bir arada olup da gülmemek mümkün değil. Adamların yüzüne bakınca,
aklına muziplikleri geliyor insanın, makaraları koyuveriyor.
Derken sırayla, Müjdat-Binnur, Naci-Emine ve İsmail- Meral avdet ettiler.
Celal'in eşi İstanbul dışında olduğundan, yalnız gelmişti. Bütün gece, acayip
neş'eliydi. En erken kalkan da O oldu. Neden, niçin gibi sorular sormadım.
Nereye gittiğini hiç sormadım. Tanrının yalnız kulundan hesap sorulamaz. Ama
ertesi gün, felekten bir gecem daha çalındı, diye şikayet gelirse, vebali
boynunadır. Bu arada, yeni mail adresi de almış, artık grup maillerini alıyor.
Yavaş yavaş ayaktaki sohbetlerden, oturma düzenine geçilmeye başlanmıştı.
Ve ben, geldiğim andan itibaren, kameramla belki de sizlerin hiç bir zaman
elinize geçeceğini düşünmediğiniz video kayıtlarımı, Süheyl'in deyimiyle,
sanal kameram ile, sanal kayıtlarımı yapıyordum. Biraz sonra, yanlarında tatlı
kızları Dünya ile Emre-Fevziye çifti geldi .Dünya elindeki , kenarında I love
you yazısı ve tatlı bir civ civ olan çiçek buketini bana verdiğinde ne kadar
duygulandığımı anlatamam . Çiçekleri, karıma özel günümüz için getirdiğini
söylediğinde ise, yıkıldım ama belli etmedim. ''Zaten O'na verecektim.'' şeklinde
yanıtladım .Anlaşılan, genç kızlar üzerindeki etkimi kaybediyordum. Aslında,
yanlarında Dünya ile birlikte gelen Yazman çiftinin, ayrı bir çiçek getirmesine
hiç gerek yoktu. Eksik olmasınlar. Evimiz kaç gündür o çiçeklerin rayihası
ile, mis gibi kokuyor. Dünya'nın güzellikleri diye düşünüyorum .Ve çiçekler
solduğunda, onları yemeği düşünüyorum .Civ civle yazıyı, yemeyeceğime söz
verdim. Onları, Sema'ya vereceğim, saklayacak. Zaten şu sıralar çok yiyorum
her halde, kilo da aldım. Sema bana Obeliks adını taktı . İsmail'ler, Fehim'lerle
masanın diğer ucunda koyu bir sohbet içerisindeydiler. Kısa süre içerisinde
Amerika'ya, torun görmeye gidecek olan Calapöver çiftinin mutluluğuna diyecek
yoktu .
Şu sıralarda Naci'ye dişlerini yaptırtan Süheyl, yemekte de Nacî'yi yanına
oturttu. Dişleri kesmezse, hesabı Naci'ye ödetecekmiş. Müjdat, Mersin'den
gelmişti. Mutlaka yorgundu ama gene de çok neş'eliydi .Tuncay bir ara, MDR.'lükte
gözü olduğunu ağzından kaçırdı. Süheyl, hemen satışa geçmeye çalıştı ama engel
olduk .Bir kaç yıl sonra belki.. Ömer Çakıcı ve İklil'in son gün Ankara'ya
dönmek zorunda kalmaları, çok üzücüydü.
Mönüde, kremalı mercimek çorbası, garnili fırında köfte, piyaz, börek ve tulumba
tatlısı vardı .Zuladan da olsa, alkol alan olmadı. Yine de su bardaklarımızı
bir kere Cevdet'in, Zeki'nin ve dostluğun şerefine, bir kere de nice 21- Ocak'lara
diyerek bizim şerefimize kaldırdık .Gece boyunca mümkün olduğu kadar, video
kayıt yapmaya çalıştım. Pastaneye gelen müşterileri, tanımadığım kişileri
de yanlışlıkla çekiyordum ama bizler çoğunlukta olduğumuzdan, seslerini çıkaramıyorlardı
her halde. Kendisinde alışkanlık yaptığı için bir ara sevgili Esat, yine kamerayı
eline alarak, bana yardımcı oldu. Ancak alışkanlıklarını kaybetmiş, nasıl
ZOOM yapılacağını unutmuş .Bir ara BÜYÜTEMİYORUM diye bağırdı. Tabii hemen
kendisine yardımcı olduk .21.30'da yemek parasıyla birlikte erkeklerden, site
için 10'ar lira toplamıştım ki, kapıda sevgili Ömer gözüktü. O'nu ''Dur Ömer-
Dürr Ömer, site için 10 lira ver Ömer '' sözleriyle karşıladım. Hemen ardından
da, Feyyaz- Serap kapıdan girdiler. Okuldaki yemeğe katılmışlar, sonra da
Panna'ya gelmişler. Kankam'dan da 10 YTL.'yi tokatlayıp, toplam 120 YTL.'yi
yine Kankam'a site için teslim ettim. Paraları toplarken, ilk çamura yatan
Müjdat oldu. Ben en son VERECEĞİM diye tutturdu. Üstelemedim. Belki böyle
bir alışkanlığı vardır. Sonunda da VERDİ. Süheyl ise, '' Ceketim askıda, cüzdanım
cebinde. '' ayaklarına yattı .Yani tam, ''Cebim delik, elim cebimde, bilin
bakalım ne var elimde?'' durumu. Bir de, bütün para vereceğini söylediğinden,
para üstünü de kaptırdık mı sevgili MDR.'ye. Ayıkla pirincin taşını. Allahtan
sanal sandığımız cüzdan geldi de, tahsilatı yaptık. Bu arada, Süheyl'e fotoğraf
çektirerek, olayı belgelemeyi de ihmal etmedim.
En fazla güldüğümüz toplantılardan biri oldu, Panna'daki yemek .Espriler birbiri
ardına geliyordu. Ferhan'ın kahkahaları hepsini bastırıyordu. Aramızda genç
kız olduğundan, açık fıkraları sırtımızı O'na dönüp, cama doğru anlattık .Böylece
camdan yansıyan fıkralar, polarize oluyor, edepli hale geliyordu. Zaten sevgili
Dünya, kulaklarını tıkamış .Eve gidince annesi, uygun bulduklarını O'na aktaracakmış.
Geç vakitlerde sevgili Tuncer'in de kulaklarını çınlatarak, şerefine içtik.
Bir gün öncesinde, çok sevdiğim bir can dostumu kaybettiğimden, Panna'ya gelmemeyi
bile düşünmüştüm. Ama sizlerle beraber olmanın bana iyi geleceğini düşündüm.
İyi ki de gelmişim. O gece, çok konuştum, çok güldüm, hatta sevgili Fehim'i
bile gölgede bıraktığımı söyleyebilirim. Ama mutlaka bildiğinizi düşündüğüm
fıkrayı anlatmadan edemeyeceğim.
Sürekli ağlayan adama, doktoru ve psikoloğu bir türlü çare bulamamışlar. Sonunda
şehirdeki sirke gidip, oradaki palyaçoyu seyretmesini önermişler.'' Güldüremeyeceği
kimse olduğunu sanmıyoruz.'' Hasta ağlayarak yanıtlamış. '' Doktor, o palyaço
benim .''
23.30 gibi dağıldık. Ferhan'ın ve sevgili Hasan'ın yemeklerinin tadı damağımızdaydı.
Yardım için gelen Türkan Hanıma da teşekkürler. Kısacası ''Wie gesagt, so
getan''. Yani, söylemimizle, işlevimiz arasında bir farklılık olmadı. 21-
Ocak dedik, 21- Ocak'da Panna'da 21 kişi toplandık. Dönüşte beni, Feyyaz bıraktı.
02.00'ye kadar bizde güzelleşerek, geceye cila çektik. Bu güzel geceyi paylaşan
herkese binlerce teşekkürler.
Kendi çapında gariban organizatör Tayfun